Akvaryumlarda Biyolojik Filtrasyon ve Azot Döngüsü

Bir akvaryumun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için en önemli döngülerden birisi Azot Döngüsüdür. Akvaryumunuzu sağlıklı bir şekilde yürütmek için Azot döngüsü ve biyolojik filtrasyon mantığına hakim olmanız gerekir. Balık besleme hevesi ile ani alınan kararlar …

Akvaryum

Bir akvaryumun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için en önemli döngülerden birisi Azot Döngüsüdür. Akvaryumunuzu sağlıklı bir şekilde yürütmek için Azot döngüsü ve biyolojik filtrasyon mantığına hakim olmanız gerekir.

Balık besleme hevesi ile ani alınan kararlar ve akvaryumcuların yanlış yönlendirmeleri nedeniyle birçok kişi bu hobiye daha başlamadan veda etmek durumunda kalıyor. Yeni hobicileri düşünerek fazla ayrıntıya girmeden azot döngüsü ve yapılan hataları olabildiğince basit şekilde anlatmaya çalışacağım.

Akvaryum hobisine ilgi duyuyor ve bir akvaryum alıp bu güzelliği evinize taşımak istiyorsanız akvaryumunuza birbirinden güzel balıklardan önce çürükçül bakterilerin girmesi gerektiğini kesinlikle unutmayın.

Akvaryum Azot Döngüsü

Atmosferin yaklaşık %78’i Azot(N2), %21’i Oksijen(O2), %0,034’ü Karbondioksitten(CO2) oluşmaktadır. Konumuz olmadığı için geri kalan asal gazları saymıyorum. Peki bu gazların akvaryumumuz ve balıklarımız ile ne alakası var?

Doğada azot döngüsü kendiliğinden yürümektedir. Fakat akvaryumlarımız kapalı bir sistem olduğu için burada biz azot döngüsünü kurmaz isek azot döngüsü olmayacak ve sucul canlılar için yaşam mümkün olmayacaktır.

Akvaryum içinde Azot Döngüsü Nasıl Sağlanır?

Azot akvaryuma balık yemleri, ölü bitkiler ve ölü canlılar ile girer. Balıklar yedikleri yemleri sindirip dışkılar. Azotun çok çok büyük bir kısmı dışkı yoluyla katı olarak değil balıkların solungaçları ve böbrekleri vasıtası ile sıvı şekilde akvaryuma salınır.

Balıklar yem yedikten sonra solungaçlarından yüksek oranda zehirli olan Amonyak (NH3) salgılarlar. Suya bırakılan amonyak bakteriler tarafından orta derece zehirli olan Nitrit ’e (NO2) dönüştürülür. Amonyak’a göre daha az zararlı olan bu bileşik ise yine bakteriler tarafından az zehirli olan Nitrat ’a dönüştürülür. Böylece balıkların yaşaması için gerekli azot döngüsü kurulmuş olur.

Tüm bu zararlı bileşikler haftalık olarak %20-%30 arası su değişimleri yapılarak seyreltilebilir ve akvaryumdan uzaklaştırılabilir.

Ayrıca Nitrat başta olmak üzere bu bileşikler akvaryum bitkileri tarafından tüketilebilmekte veya anaerobik denitrifikasyon bakterileri tarafından tekrar Azot(N2) gazına çevrilip atmosfere bırakılabilmektedir.

Denitrifikasyon bakterileri anaerobik yani oksijensiz alan istediği için akvaryumun bir köşesinde kalın bir kum tabakası sağlanmalı ve çok uzun süre bu kum hiç karıştırılmamalı.

Tüm şartlar sağlanmış olsa bile bu döngü çok uzun bir sürede oluşabildiği için yeni başlayan hobicilerin denitrifikasyon bakterilerini unutup haftalık su değişimleri ile tanklarını idame ettirmeleri en doğru olanıdır.

Yeni Tank Sendromu Nedir?

Azot döngüsü tam olarak oluşmadığı takdirde balıklarınız Amonyak (NH3) veya Nitrit (NO2) tarafından zehirlenecek tepki olarak su üzerinde toplanarak hızlı hızlı nefes almaya çalışacak, kendini cama ve kuma sürtmeye başlayacak ve ölecektir. Buna yeni tank sendromu denir.

Bazı akvaryumcular ise balıklarım ölüyor şikayeti ile gelen hobicilere daha fazla para kazanma hırsı ile bakterileri kökten öldüren ilaçları önerebilmekte ve bu nedenle durum kısır bir döngüye sokulmaktadır.

Akvaryumda Azot Döngüsü Oluşturmak

İlk olarak amonyağı Nitrit’e, daha sonra Nitrit’i de Nitrat’a dönüştüren bakterilerin nerelerde kolonileştiğini ve nasıl çalıştıklarını bilmek gerekiyor.

Amonyağı Nitrit’e ve Nitrit’i de Nitrat’a çeviren bakteriler aerobik bakterilerdir. Aerobik bakteriler oksijenli solunum yaparlar. Oysa oksijen akvaryumlarımızda oldukça düşük miktarda çözünebilir. Bu nedenle dışarıdan akvaryuma hava motoru ile temiz hava sağlamamız veya su yüzeyini dalgalandıracak şekilde bir motor kullanmamız gerekiyor.

Bakterilerin kolonileşmesi için mikro boyuttaki deliklere tutunması gerekiyor. Bunu en iyi sağlayan alanlar akvaryum kumları ve filtre süngerleridir.

Ayrıca dekoratif amaçlı kullanılan kütükler, dallar ve çok ufak delikleri bulunan farklı malzemeler de bakterilerin tutunması için gerekli şartları sağlayabilir. Kum üzerinde biriken balık pisliklerinde de oldukça yoğun şekilde bakteriler kolonileşebilir.

Ancak bu döngünün oluşabilmesi için ortamda mutlaka amonyak veya çürüyebilecek organik bir maddenin(yem, yaprak, ölü balık vs.) olması gerekiyor. Bu aşamada ortama direk balık eklemek yerine cüzi miktarda yem atıp filtreyi çalıştırmak en doğru hamle olacaktır.

Akvaryumcularda satılan bakteri kültürlerinden almak veya eski bir akvaryumdan su taşımak da azot döngüsünü başlatmanın yollarındandır.

Not: Azot döngüsünün başlaması ile azot döngüsünün tamamen doğru bir şekilde oturması arasında 20-30 gün gibi bir süre olabilir. Bu nedenle ilk bir ay akvaryuma çok sayıda balık eklemek sağlıklı olmaz.

Azot Döngüsü için İdeal Akvaryum Kumu Seçimi

Akvaryum kumu tabanda hava ve su sirkülasyonunu tamamen önleyecek kadar ince taneli olmaması gerekiyor. Aynı zamanda çok rahat su sirkülasyonu sağlayıp oksijensiz alan bırakmayacak kadar iri taneli de olmamalıdır.

Azot döngüsünü en iyi şekilde sağlayabilmek için hem aerobik hem de anaerobik bakterilerin ev sahipliğini yapacak bir kum seçmemiz gerekiyor.

0.5 mm ile 1.5 mm arasında tane boyutuna sahip ve gözenekli yapısı olan kumlar ideal kumlardır. Özellikle Lavelit(Lav Kumu), Ponza taşı, Aquaclay, Dere kumu ve çok ince taneli olmamak şartı ile Kuvars kumlar tercih edilebilir.

Kumu seçtikten sonra tabanı 5-10 cm arası kum ile örtmek gerekiyor. İlla tüm tabanın aynı yükseklikte kum ile kaplı olması gerekmiyor.

Göz zevkinize göre tabanı şekillendirebilirsiniz. Örneğin ön kısımları 3-4 cm arka veya yan kısımları 8-20 cm arası kum ile de örtebilirsiniz. Dizayn tamamen zevkinize kalmış bir durumdur.

Biyolojik Filtrasyon için Filtre Tercihi Nasıl Olmalı?

Akvaryumunuzun boyutlarına uygun bir filtre seçmek biyolojik filtrasyon için uygun ortamı sağlamamıza yardımcı olacaktır. Fakat beslemeye karar verdiğiniz balık türünün de özel istekleri olabilir. Bunun için filtre seçimi konusunda kesin bir kural bulunmamaktadır. Yine de kabaca filtrelere bir göz atalım.

Pipo Filtre

Pipo Filtre

Bu filtreler hava motorunun su içinde yaratmış olduğu su akımı ile çalışırlar. Mekanik olarak neredeyse hiçbir pisliği tutmuyor gibi görülse bile biyolojik olarak harika filtrelerdir. Su sünger içinden çok yavaş geçtiği için bakteri kültürü kısa sürede kolonileşebilir. Yeni başlayanlar için önerebileceğimiz bir filtre sistemidir.

İç Filtre

İç Filtre

Elektrikli bir motor yardımı ile çok hızlı bir şekilde suyu çekip süngerden geçirerek tekrar akvaryuma pompalamaya yarar. Balık dışkılarını ve sudaki partükülleri hızla emebildiği için mekanik filtrasyonda başarılı olsa bile Biyolojik filtrasyon için çok uygun değildir.

Aynı zamanda yarattığı güçlü su sirkilasyonu nedeniyle balıkları gereksiz yere yorarak hastalıklara açık hale getiriyor. Bu nedenle önerilen bir filtreleme seçeneği değildir.

Dış Filtre

Dış Filtre

Elektrik motoru bulunan bu filtre geniş hacmi nedeniyle akvaryumun içinde değil dışında bulunur. Genelde çok büyük iç hacme sahip olan bu filtrelere 3-4 kat farklı filtre malzemeleri konulur. Böylece bakteri kolonilerinin yerleşmesi için çok daha fazla alan sunulur.

Nitrifikasyon bakterileri en verimli şekilde karanlık ortamda çalıştıkları için dış filtreler aynı zamanda bu bakterilerin istediği karanlık alanı da sunmuş olurlar. 100 litreden büyük bir akvaryum kuruyorsanız dış filtre en uygun seçim olacaktır.

Şelale Filtre

Şelale Filtre

Her ne kadar akvaryumun dışına takılıyor olması nedeniyle dış filtreye benzese de iç filtre ile benzer bir mantıkta çalışmaktadır. Çalışma mantığı nedeniyle suyu yeterince havalandırmaktadır. 60-70 litreden küçük akvaryumlarda biyolojik ve mekanik filtrasyon için kullanılması uygundur.

Biyolojik Filtrasyon için Filtre Temizliği

Filtreler sık sık yıkanıp temizlenmemeli, iyice tıkandığı takdirde akvaryumdan alınan su ile kaba pislikleri temizlenip tekrar takılmalıdır. Temizlik için çeşme suyu kullanılırsa klor nedeniyle filtre süngerlerindeki tüm bakteriler ölür.

Filtre süngerindeki bakteriler ölürse azot döngüsü büyük oranda sekteye uğrayacağı için amonyak patlamasına bağlı olarak canlı kaybı yaşama riskiniz ortaya çıkar.

Kısmi Su Değişimi

Düzenli olarak haftalık %10 ila %30 oranında su değişimi yapmak akvaryumda biriken organik atıkları akvaryumdan uzaklaştırmaya yardımcı olacaktır. Kısmi su değişimlerinin su üstüne yakın bir yerden yapılmasını böylece tabanda bulunan balık dışkılarının hortum ile çekilmemesini öneririm.

Her ne kadar göz zevkinize hitap etmiyor olsa bile o dışkılar yüksek miktarda bakteri ve mikroorganizmaya ev sahipliği yapıyor. Ayrıca suyu yumuşatıp balıkların daha hızlı büyümesi için uygun ortamı sağlıyor.

Unutmayın akvaryumun içi pırıl pırıl ve tertemiz gözükse bile bu canlılar için uygun yaşam koşullarının sağlandığını göstermez. Önemli olan akvaryumunuzun mekanik olarak değil biyolojik olarak temizlenmesidir.